Keyen çümdü bu Altayda Kebis yaraş bu yalañda Ak tayğanıñ edeğinde Ak talaydıñ yaradında Tegin emes yürüm yürgen Baatırıs yurtağan Arı körzö, andıy emes Beri körzö, mındıy emes Arı körzö, ayudıy Beri körzö, börüdiy Korkor sös ol bilbes Baatırıs yurtağan Altayınan alkıştu Atkan oğı çike tiyer Mingen adı yarajı Etken edim ep-tüzi Aytkan sözi çeçeni Ugığar, ugığar, ugığar! Kalgınçada baatır aytkan: Keler, keler bu çaktar da Kebis yaraş bu yalañda Keyen çümdü bu Altayda Kubular, kubular yürümis Altayıma çak keler Albatıbıs azıp yürer Açı koron suu içip Albatım astığar Altayda, Altayda, Altayda! Kiji, kiji oñdoşpoy Yañ blaajıp soğujar Öskö kalık ol kelip Öskö yañga üreder Üreder, üreder, üreder Kaçan birde Altayga Altay baatır uul keler Albatıbıs oygonıp Altay yañın birlik bilip Yaranar, yaranar yürümis | Bu güzel Altay'da Halı gibi güzel vadide Ak dağın eteğinde Ak denizin kıyısında Hayatını boşuna yaşamayan Baturumuz yaşamış Oraya baksa, öyle değil Buraya baksa, böyle değil Oraya baksa, ayı gibi Buraya baksa, börü (kurt) gibi Korku sözlerini bilmez Baturumuz yaşamış Altay tarafından kutsanmış Attığı oku düz vurur Bindiği atı görkemli Yaptıkları dosdoğru Söylediği sözü düşündürücü Dinleyin, dinleyin, dinleyin! Sonuçta batur demiş: Gelir, gelir o çağlar da Halı gibi güzel vadide Bu güzel Altay'da Değişir, değişir yaşamımız Altay'ıma çağ gelir Ulusumuz azıp (ahlaksızlaşıp) yaşar Acı zehirli suyu içip Ulusumun sayısı azalır Altay'da, Altay'da, Altay'da Kişi, kişi anlaşmadan Töre ile savaşır Özge (başka) halk gelip Özge (başka) töreleri öğretir Öğretir, öğretir, öğretir Bir gün Altay'a Altay batur oğul gelir Ulusumuz uyanır Altay ulusu birleşir İlerler, ilerler yaşamımız |
24 Haziran 2018 Pazar
Baatırdın Söözi
Baatırdın Söözi / Baturun (Bahadırın) Sözü
2 Haziran 2018 Cumartesi
Gagauzlar
Gagauzlar Ortodoks Hristiyanlığa bağlı bir Türk topluluğudur. Başta Moldova içindeki Gagauz Özerk Cumhuriyeti olmak üzere Bulgaristan, Ronanya, Ukrayna ve Türkiye'de yaşamaktadırlar. Toplam nüfusları 300.000 kadardır. Balkan şivesine yakın bir Oğuz Türkçesi ile konuşurlar.
Gagauzların kökeni hakkında farklı görüşler bulunmaktadır. Yaygın olarak kabul edilen görüşe göre Gagauzlar 11. yüzyıl civarında Orta Asya'dan bölgeye gelen Oğuz, Peçenek ve Kıpçak Türkleri'inden gelmektedir. Gagauz adı da Gök + Oğuz kelimelerinin birleşip değişim geçirmesi ile ortaya çıkmıştır. Diğer bir görüşe göre ise Gagauzlar 13. yüzyılda Bizansa sığınan II. İzzeddin Keykavus ile birlikte Dobruca'ya yerleşen Selçuklu Türkleri'nin torunlarıdır. Bu görüşe göre Gagauz kelimesi “Keykavus” kelimesinin değişim geçirmesi ile ortaya çıkmıştır.
14. yüzyılda Balık Bey önderliğinde Balkanlarda bir devlet kurmuş olan Gagauzlar'ın toprakları 1417'de Osmanlı hakimiyeti altına girmiştir. Türk olmalarına rağmen farklı bir dine inandıkları için Osmanlılar tarafından ihmal edilen Gagauzlar Bulgar ve Rum din adamlarının baakısı altında kalmıştır. Daha sonraki dönemde bölge Osmanlı'dan çıkıp Çarlık Rusyası tarafından işgal edilmiştir. 1906 yılında Komrad (Moldova) merkezli bağımsız bir devlet kurmak için ayaklanan Gagauzlar, Çarlık ordularına yenilmiş ve devletleri çok kısa ömürlü olmuştur.
Uzun yıllar Müslümanlar ile birlikte yaşadıkları için Gagauz kültüründe İslam izlerine ratlanmaktadır. Ayrıca eski Türk inancından kalma gelenekler de Gagauzlar tarafından yaşatılmaya devam edilmektedir. Hristiyanlıkta kurban geleneği olmamasına rağmen eski Türk dininden gelen “Iduk Kurbanı” (bkz Divan-ı Lügati Türk) Gagauzlar tarafından hala sürdürülmektedir. Türk kültüründe ve mitolojisinde derin bir yeri olan ve birçok Türk halkı için çok saygın bir hayvan olan kurta adanmış Kurt Bayramı (Canavar Yortusu) da Gagauz kültüründeki önemli bir bayramdır.
Hamdullah Suphi Tanrıöver'in Bükreş büyükelçisi olduğu (1931 – 1944) dönemde Gagauzlar ile ilişkiler yeniden başlamıştır. O dönemde Romanya sınırları içinde yer alan Gagauz köylerinde Türkçe eğitim veren okullar açılmış, birçok Gagauz gencinin Türkiye'ye gelerek çeşitli okullarda eğitim alması sağlanmıştır.
Gagauzlar ile ilgili ayrıntılı bilgiler için bakınız: “Gagauzlar”, Prof. Dr. Mustafa Argunşah & Prof. Dr. Harun Güngör.
Gagauzların kökeni hakkında farklı görüşler bulunmaktadır. Yaygın olarak kabul edilen görüşe göre Gagauzlar 11. yüzyıl civarında Orta Asya'dan bölgeye gelen Oğuz, Peçenek ve Kıpçak Türkleri'inden gelmektedir. Gagauz adı da Gök + Oğuz kelimelerinin birleşip değişim geçirmesi ile ortaya çıkmıştır. Diğer bir görüşe göre ise Gagauzlar 13. yüzyılda Bizansa sığınan II. İzzeddin Keykavus ile birlikte Dobruca'ya yerleşen Selçuklu Türkleri'nin torunlarıdır. Bu görüşe göre Gagauz kelimesi “Keykavus” kelimesinin değişim geçirmesi ile ortaya çıkmıştır.
14. yüzyılda Balık Bey önderliğinde Balkanlarda bir devlet kurmuş olan Gagauzlar'ın toprakları 1417'de Osmanlı hakimiyeti altına girmiştir. Türk olmalarına rağmen farklı bir dine inandıkları için Osmanlılar tarafından ihmal edilen Gagauzlar Bulgar ve Rum din adamlarının baakısı altında kalmıştır. Daha sonraki dönemde bölge Osmanlı'dan çıkıp Çarlık Rusyası tarafından işgal edilmiştir. 1906 yılında Komrad (Moldova) merkezli bağımsız bir devlet kurmak için ayaklanan Gagauzlar, Çarlık ordularına yenilmiş ve devletleri çok kısa ömürlü olmuştur.
Uzun yıllar Müslümanlar ile birlikte yaşadıkları için Gagauz kültüründe İslam izlerine ratlanmaktadır. Ayrıca eski Türk inancından kalma gelenekler de Gagauzlar tarafından yaşatılmaya devam edilmektedir. Hristiyanlıkta kurban geleneği olmamasına rağmen eski Türk dininden gelen “Iduk Kurbanı” (bkz Divan-ı Lügati Türk) Gagauzlar tarafından hala sürdürülmektedir. Türk kültüründe ve mitolojisinde derin bir yeri olan ve birçok Türk halkı için çok saygın bir hayvan olan kurta adanmış Kurt Bayramı (Canavar Yortusu) da Gagauz kültüründeki önemli bir bayramdır.
Hamdullah Suphi Tanrıöver'in Bükreş büyükelçisi olduğu (1931 – 1944) dönemde Gagauzlar ile ilişkiler yeniden başlamıştır. O dönemde Romanya sınırları içinde yer alan Gagauz köylerinde Türkçe eğitim veren okullar açılmış, birçok Gagauz gencinin Türkiye'ye gelerek çeşitli okullarda eğitim alması sağlanmıştır.
Gagauzlar ile ilgili ayrıntılı bilgiler için bakınız: “Gagauzlar”, Prof. Dr. Mustafa Argunşah & Prof. Dr. Harun Güngör.
Gagauz Özerk Bölgesi Bayrağı
Gagauzlar tarafından kullanılan başka bir bayrak
Manisa Tarzanı'na Saygı Duruşu!
Ahmet Bedevi 1899 yılında bugünkü Irak sınırları içinde yer alan Samarra'da doğdu. Kafkas Cephesi'nde bulunmuş, Kurtuluş Savaşı'na katılmıştır. Kırmızı şeritli istiklal madalyası sahibidir. Savaş sonrası Manisa'ya yerleşen Ahmet Bedevi, kendini savaş sırasında Yunan ordusu tarafından yakılan Manisa'yı ağaçlandırmaya adadı. Spil Dağı eteklerindeki küçük kulübesinde yaşayan Ahmet Bedevi, Johnny Weissmuller'in oynadığı Tarzan filminin 1934 yılında Manisa'da gösterilmesinden sonra Manisa Tarzanı adıyla anılmaya başladı. Kulübesinin kentten uzakta olmasına ve zamanının çoğunu dağlarda geçirmesine karşın toplumdan kopuk biri değildir. Okumayı, insanlarla bir araya gelmeyi ve sohbet etmeyi sever. Manisa Dağcılık Kulübü üyesi olan Tarzan genç dağcılarla birçok zirve tırmanışı gerçekleştirmiştir. Kendi elleriyle dikip büyüttüğü çam ağaçlarının benzin istasyonu yapılacağı gerekçesiyle kesilmesi üzerine çok üzülür. İlk kalp krizini o gün geçirir. Arkadaşlarının ısrarı üzerine zorla hastaneye yatsa da çok fazla dayanamaz ve 31 Mayıs 1963'te hayata gözlerini yumar.
Şu sözleri adeta vasiyeti gibidir: “Ahmet Bedevi bir çıplak, garip adamdır. Ama ölünce, ağaç sevgisi sembolü olacak, hangi idareci, ağaç kestirirse rüyasına girecek, boğazına sarılacağım. Bu memleketin yeşile, yeşilliğe, ağaca, çiçeğe ihtiyacı var. Bu sevgiyi yaşatın ne olur”
Ruhu şad olsun...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)