27 Eylül 2018 Perşembe

Alihan Bökeyhanoğlu ve Alaş Orda Hükümeti

Arğı atam er Türik, biz Kazak elimiz,
Samal tau, Şalkar köl, Sarıarqa jerimiz.
/
Köküm atam er Türk, biz Kazak eliyiz.
Samal Dağı, Şalkar Gölü, Sarı Tepe yerimiz.
- Alaş Orda Milli Marşı'ndan -


Alaş Orda Hükümeti bugünkü Kazakistan topraklarında kurulmuş bir devlettir. Varlığı ne yazık ki çok uzun sürmemiştir. 1917 yılında kurulan devlet Bolşevikler'in işgali sonucu 1920 yılında yıkılmış, yerine Kazak Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kurulmuştur. 


Alaş Orda'nın temelleri 1905 yılında gizli bir hareket olarak ortaya çıkan Alaş Partisi tarafından atıldı. Partinin kurucuları arasında Mustafa Çokay, Abdulgaffar İmanov, Amangeldi İmanov, Alihan Bökeyhanoğlu, Muhammetcan Tınışbayoğlu, Ahmet Baytursunoğlu, Mircakıp Dulatoğlu gibi dönemin önde gelen Kazak ve Kırgız aydınları yer alıyordu. Partinin liderliğini Alihan Bökeyhanoğlu yapıyordu. 


Alaş Partisi Türkistan'da Rus egemenliği altında yaşayan Türk halklarının aydınlanmasını ve kalkınmasını amaçlıyordu. Orta Asya'da yaşanan İslam'ın modernleşmesi gerektiğini savunuyordu. Alaş Orda Hanlığı'nın tekrar kurulup Orta Asya Türkleri'nin bir çatı altında toplanmasını istiyordu. Parti, benzer aydınlanmacı düşünceleri olan Mir Sultan Galiyev'in kurduğu Türk - Tatar Komitesi ve Osmanlı İmparatorluğu'nda kurulmuş olan Jön Türkler ile de iletişim halindeydi.


1917 yılında bir kongre toplayıp gizli olarak sürdürdüğü çalışmalarını açık hale getiren Alaş Partisi, kısa bir süre sonra 13 Aralık 1917'de Alaş Orda Hükümeti'nin kurulduğunu ilan etti. Semey şehri devletin başkenti oldu. Devlet başkanlığına partinin lideri olan Alihan Bökeyhanoğlu getirildi. 1866 yılında doğmuş olan Bökeyhanoğlu, önemli bir Kazak ailesine mensuptu. Petersburg Üniversitesi'ni bitirmiş bir orman mühendisiydi. Fakat bir mühendis olmaktan çok kültür ve siyaset adamı olarak tanınmıştı. Pek çok gazete ve dergide yazılar yazmış, Orta Asya Türkleri tarafından düzenlenmiş pek çok oluşumun içinde yer almış bir toplum lideriydi. 


Alaş Orda Hükümeti'nin 1920 yılında Bolşevikler tarafından yıkılmasının ardından hareketin liderlerinin çoğu ilk işgal sırasında öldürüldü. Alihan Bökeyhanoğlu ise hayatının geri kalan döneminde Sovyet Rusya yönetiminin takibi altında tutuldu. 1926 ve 1928 yıllarında rejim karşıtı çalışmalar yaptığı şüphesiyle tutuklandı. 1930 yılından itibaren Moskova dışına çıkması yasaklandı. 1937 yılında son kez tutuklandı ve 27 Eylül 1937 günü 71 yaşındayken Moskova'da idam edildi.


Ruhları şad olsun...

24 Haziran 2018 Pazar

Baatırdın Söözi

Baatırdın Söözi / Baturun (Bahadırın) Sözü

Keyen çümdü bu Altayda
Kebis yaraş bu yalañda
Ak tayğanıñ edeğinde
Ak talaydıñ yaradında
Tegin emes yürüm yürgen
Baatırıs yurtağan

Arı körzö, andıy emes
Beri körzö, mındıy emes
Arı körzö, ayudıy
Beri körzö, börüdiy
Korkor sös ol bilbes
Baatırıs yurtağan

Altayınan alkıştu
Atkan oğı çike tiyer
Mingen adı yarajı
Etken edim ep-tüzi
Aytkan sözi çeçeni
Ugığar, ugığar, ugığar!

Kalgınçada baatır aytkan:
Keler, keler bu çaktar da
Kebis yaraş bu yalañda
Keyen çümdü bu Altayda
Kubular, kubular yürümis

Altayıma çak keler
Albatıbıs azıp yürer
Açı koron suu içip
Albatım astığar
Altayda, Altayda, Altayda!

Kiji, kiji oñdoşpoy
Yañ blaajıp soğujar
Öskö kalık ol kelip
Öskö yañga üreder
Üreder, üreder, üreder

Kaçan birde Altayga
Altay baatır uul keler
Albatıbıs oygonıp
Altay yañın birlik bilip
Yaranar, yaranar yürümis

Bu güzel Altay'da
Halı gibi güzel vadide
Ak dağın eteğinde
Ak denizin kıyısında
Hayatını boşuna yaşamayan
Baturumuz yaşamış

Oraya baksa, öyle değil
Buraya baksa, böyle değil
Oraya baksa, ayı gibi
Buraya baksa, börü (kurt) gibi
Korku sözlerini bilmez
Baturumuz yaşamış

Altay tarafından kutsanmış
Attığı oku düz vurur
Bindiği atı görkemli
Yaptıkları dosdoğru
Söylediği sözü düşündürücü
Dinleyin, dinleyin, dinleyin!

Sonuçta batur demiş:
Gelir, gelir o çağlar da
Halı gibi güzel vadide
Bu güzel Altay'da
Değişir, değişir yaşamımız

Altay'ıma çağ gelir
Ulusumuz azıp (ahlaksızlaşıp) yaşar
Acı zehirli suyu içip
Ulusumun sayısı azalır
Altay'da, Altay'da, Altay'da

Kişi, kişi anlaşmadan
Töre ile savaşır
Özge (başka) halk gelip
Özge (başka) töreleri öğretir
Öğretir, öğretir, öğretir

Bir gün Altay'a
Altay batur oğul gelir
Ulusumuz uyanır
Altay ulusu birleşir
İlerler, ilerler yaşamımız







2 Haziran 2018 Cumartesi

Gagauzlar

Gagauzlar Ortodoks Hristiyanlığa bağlı bir Türk topluluğudur. Başta Moldova içindeki Gagauz Özerk Cumhuriyeti olmak üzere Bulgaristan, Ronanya, Ukrayna ve Türkiye'de yaşamaktadırlar. Toplam nüfusları 300.000 kadardır. Balkan şivesine yakın bir Oğuz Türkçesi ile konuşurlar.

Gagauzların kökeni hakkında farklı görüşler bulunmaktadır. Yaygın olarak kabul edilen görüşe göre Gagauzlar 11. yüzyıl civarında Orta Asya'dan bölgeye gelen Oğuz, Peçenek ve Kıpçak Türkleri'inden gelmektedir. Gagauz adı da Gök + Oğuz kelimelerinin birleşip değişim geçirmesi ile ortaya çıkmıştır. Diğer bir görüşe göre ise Gagauzlar 13. yüzyılda Bizansa sığınan II. İzzeddin Keykavus ile birlikte Dobruca'ya yerleşen Selçuklu Türkleri'nin torunlarıdır. Bu görüşe göre Gagauz kelimesi “Keykavus” kelimesinin değişim geçirmesi ile ortaya çıkmıştır.

14. yüzyılda Balık Bey önderliğinde Balkanlarda bir devlet kurmuş olan Gagauzlar'ın toprakları 1417'de Osmanlı hakimiyeti altına girmiştir. Türk olmalarına rağmen farklı bir dine inandıkları için Osmanlılar tarafından ihmal edilen Gagauzlar Bulgar ve Rum din adamlarının baakısı altında kalmıştır. Daha sonraki dönemde bölge Osmanlı'dan çıkıp Çarlık Rusyası tarafından işgal edilmiştir. 1906 yılında Komrad (Moldova) merkezli bağımsız bir devlet kurmak için ayaklanan Gagauzlar, Çarlık ordularına yenilmiş ve devletleri çok kısa ömürlü olmuştur.

Uzun yıllar Müslümanlar ile birlikte yaşadıkları için Gagauz kültüründe İslam izlerine ratlanmaktadır. Ayrıca eski Türk inancından kalma gelenekler de Gagauzlar tarafından yaşatılmaya devam edilmektedir. Hristiyanlıkta kurban geleneği olmamasına rağmen eski Türk dininden gelen “Iduk Kurbanı” (bkz Divan-ı Lügati Türk) Gagauzlar tarafından hala sürdürülmektedir. Türk kültüründe ve mitolojisinde derin bir yeri olan ve birçok Türk halkı için çok saygın bir hayvan olan kurta adanmış Kurt Bayramı (Canavar Yortusu) da Gagauz kültüründeki önemli bir bayramdır.

Hamdullah Suphi Tanrıöver'in Bükreş büyükelçisi olduğu (1931 – 1944) dönemde Gagauzlar ile ilişkiler yeniden başlamıştır. O dönemde Romanya sınırları içinde yer alan Gagauz köylerinde Türkçe eğitim veren okullar açılmış, birçok Gagauz gencinin Türkiye'ye gelerek çeşitli okullarda eğitim alması sağlanmıştır.

Gagauzlar ile ilgili ayrıntılı bilgiler için bakınız: “Gagauzlar”, Prof. Dr. Mustafa Argunşah & Prof. Dr. Harun Güngör.


Gagauz Özerk Bölgesi Bayrağı

Gagauzlar tarafından kullanılan başka bir bayrak

Manisa Tarzanı'na Saygı Duruşu!


Ahmet Bedevi 1899 yılında bugünkü Irak sınırları içinde yer alan Samarra'da doğdu. Kafkas Cephesi'nde bulunmuş, Kurtuluş Savaşı'na katılmıştır. Kırmızı şeritli istiklal madalyası sahibidir. Savaş sonrası Manisa'ya yerleşen Ahmet Bedevi, kendini savaş sırasında Yunan ordusu tarafından yakılan Manisa'yı ağaçlandırmaya adadı. Spil Dağı eteklerindeki küçük kulübesinde yaşayan Ahmet Bedevi, Johnny Weissmuller'in oynadığı Tarzan filminin 1934 yılında Manisa'da gösterilmesinden sonra Manisa Tarzanı adıyla anılmaya başladı. Kulübesinin kentten uzakta olmasına ve zamanının çoğunu dağlarda geçirmesine karşın toplumdan kopuk biri değildir. Okumayı, insanlarla bir araya gelmeyi ve sohbet etmeyi sever. Manisa Dağcılık Kulübü üyesi olan Tarzan genç dağcılarla birçok zirve tırmanışı gerçekleştirmiştir. Kendi elleriyle dikip büyüttüğü çam ağaçlarının benzin istasyonu yapılacağı gerekçesiyle kesilmesi üzerine çok üzülür. İlk kalp krizini o gün geçirir. Arkadaşlarının ısrarı üzerine zorla hastaneye yatsa da çok fazla dayanamaz ve 31 Mayıs 1963'te hayata gözlerini yumar.

Şu sözleri adeta vasiyeti gibidir: “Ahmet Bedevi bir çıplak, garip adamdır. Ama ölünce, ağaç sevgisi sembolü olacak, hangi idareci, ağaç kestirirse rüyasına girecek, boğazına sarılacağım. Bu memleketin yeşile, yeşilliğe, ağaca, çiçeğe ihtiyacı var. Bu sevgiyi yaşatın ne olur”

Ruhu şad olsun...


29 Mayıs 2018 Salı

Fausto Zonaro'nun Fırçasından Fatih'in İstanbul'a Girişi


II. Abdülhamid döneminde, 1891-1896 yılları arasında saray ressamı olarak görev yapan İtalyan ressam Fausto Zonaro'nun en ünlü tablolarından biri İstanbul'un fethi sonrası Fatih Sultan Mehmet'in şehre girişini gösteren tablodur. Tablonun en ilginç özelliği ise Zonaro'nun kendisini de bir yeniçeri olarak tabloya eklemesidir. Fatih'in atının dibinde eli silahlı sakallı yeniçeri, tabloyu yapan Zonaro'nun kendisidir.

İstanbul'da kaldığı süre içinde bir fotoğrafçının gördüklerini fotoğraflaması gibi gördüklerini tabloya aktaran Zonaro ardında çok güzel resimler bırakmıştır. Resimlerinden bazıları şu bağlantıdan görülebilir: http://www.faustozonaro.it/turchia.html

Resim 1: Fatih'in İstanbul'a girişini resmeden Zonaro tablosu


Resim 2: Zonaro'nun portresi

9 Mart 2018 Cuma

Kuman Duası


11-14. yüzyıllar arası Karadeniz'in kuzeyi, Doğu Avrupa ve Balkanlar'da hüküm sürmüş olan Kuman Türkleri sonraki dönemde bölgedeki diğer halklar arasında eridi, dillerini ve kültürlerini önemli ölçüde kaybettiler. Günümüzde Macaristan'da bulunan Küçük Kumanistan (Kiskunság) ve Büyük Kumanistan (Nagykunság) bölgeleri Kumanlar'dan günümüze kalan miraslardan (Kun Macarca'da Kuman demek). Kumanlar'dan kalan bir diğer önemli miras da İtalyanlar ve Almanlar tarafından 14. yy dolaylarında derlenmiş olan Codex Cumanicus (Kuman Kitabı) isimli eser. Bu eserde Kuman Türkleri'ne ait pek çok deyiş, bilmece, tekerleme, dua gibi şeyler derlenmiş. Aşağıdaki dua da bu kitapta yer alıyor.

Bizim atamız kim szing kökte
Szentlenszing szening adıng
Düs-szün szening könglügüng
Necsik-kim dzserde alaj kökte
Bizing ekmegimizni ber bizge büt-bütün künde
İlt bizing minimizni
Necsik-kim biz ijermiz bizge ötrü kelgenge
İltme bizni ol dzsamanga
Kutkar bizni ol dzsamannan
Szen barszing bu kücsli bu csin ijgi Tengri
------
Bizim atamız ki sensin gökte
Şenlensin senin adın
Hoş olsun senin gönlün
Nasıl ki yerde ve tüm gökte
Bizim ekmeğimizi ver bize bütün günler
İlet bizim aklımızı
Nasıl ki boyun eğeriz bize (emir) gelince
İletme bizi o yamana (kötülüğe)
Kurtar bizi o yamandan (kötülükten)
Sen varsın bu güçte, bu yücelikte Tanrı'm
Kuman Simgeleri








 
13. yüzyılda Kuman-Kıpçak Ülkesi

27 Şubat 2018 Salı

Kül Tigin'e Saygı Duruşu (685 - 27 Şubat 731)

Tengri'nin yücelttiği Aşina boyundan, Göktürk Kağanlığı'nın büyük komutanı Kül Tigin atamız anısına...

“Kül Tigin Öksüz adlı ak ata binip dokuz düşmanı mızrakladı, orduyu bırakmadı. Anam hatun, öbür analarım, ablalarım, gelinlerim, kızlarım ve bunca yaşayanlar köle olacak idi. Ölenleriniz yurtta, yolda yatıp kalacak idi. Kül Tigin olmasa hepiniz ölecektiniz!”
- Bilge Kağan -